Öcün: "Merhaba Öznil, bugün sırada Başkışla Köyü var. Duyduğuma göre, Dede Dağı'nın eteğine kurulmuş. Bayağı yüksek, tam 1420 metre! Köyde yaşayanların doğayla iç içe, yüksek rakımda olmaları nedeniyle kendilerine özgü bir yaşam tarzı geliştirdiklerini düşünüyorum."
Öznil: "Evet, kesinlikle. Başkışla’nın konumu oldukça ilginç; Dede Dağı’nın güneyinde ve dört bir yanı köylerle çevrili. 19. yüzyılda Yörükler tarafından kurulmuş. Osmanlı döneminde kayıtları var ve kış şartlarında çevre köyler için adeta bir ‘baş kışla’ yani sığınak gibi kullanılmış. Sanırım köy ismini de buradan alıyor."
Öcün: "Ne ilginç bir ayrıntı! Demek ki soğuk kış aylarında burası çevredeki köylüler için adeta bir üs gibiydi. Peki, köyün ekonomik yapısı hakkında neler var?"
Öznil: "Başkışla'da ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık yapılıyor. Özellikle bağcılık önemli bir geçim kaynağı. Ayrıca, dağlardan sumak toplayarak da gelir elde ediyorlar. Köyün insanları yaz aylarında sumak topluyor, kurutup öğütüyor ve satışa sunuyorlar. Bu da aile bütçesine katkı sağlıyor."
Öcün: "Bağcılık, hayvancılık ve sumak... Hayli renkli bir geçim kaynağı yelpazesi var. Demek ki sadece toprakla değil, aynı zamanda dağlarla da iç içe yaşıyorlar. Peki, Başkışla'da tarihsel olarak iz bırakmış biri var mı?"
Öznil: "Evet, hatta ünlü bir halk şairi: Âşık Gufrani. 1864 yılında Başkışla’da doğmuş, asıl adı Ali ama mahlas olarak 'Gufrani'yi kullanmış. 15 yaşından itibaren şiirler yazmaya başlamış. Karaman'a göç ettikten sonra orada da tanınan bir şair olmuş. Şiirlerinde tasavvufi öğeler ve halkın günlük yaşamına dair temalar çokça işlenmiş."
Öcün: "Şairlerin doğduğu yerler hep özel bir ruha sahip oluyor. Gufrani’nin bir destanı varmış, adı da 'Ana Destanı.' Bu, anneliği o kadar derin bir şekilde anlatan bir şiirmiş ki, gerçekten etkileyici! Eminim ki burada da onun izleri hala hissediliyordur."
Öznil: "Doğru tahmin ettin Öcün. Gufrani, o dönemin koşullarında bile toplumun değerlerini ve duygularını dile getirebilmiş. Son yıllarında ise halk şiirinin yanında aruzla da şiir yazmış ve sade bir hayat sürmüş."
Öcün: "Bu tür köylerde halkın bağları, gelenekleri ve kültürel mirasları canlı tutmaya devam etmesi çok güzel. Başkışla gibi köyler, işte bu yüzden hep dikkatimi çekiyor. Yeni köylere doğru yol almadan önce Gufrani’nin birkaç dizesini hatırlatmak güzel olurdu!"
Öznil: "Katılıyorum. Hem köyümüzü daha yakından tanımış olduk hem de bir şairimizin izlerini takip ettik. Başkışla, hem geçmişi hem de doğal güzellikleriyle gerçekten etkileyici bir yer."