Gezgin Öcün:
Bugün, 29 kilometre uzaklıktaki Melikli Köyü’ne gidiyoruz! 1420 metre rakımlı, dağlık ve engebeli bir arazide kurulu bu köyün çevresi de oldukça ilginç. Doğusunda Akpınar, batısında Kavaközü, kuzeyinde Üçharman, güneyinde de Kayaönü yer alıyor. Burada, sulama için Ayrancı Barajı'ndan gelen su dışında genelde kıraç araziler bulunuyor.
Bilgin Öznil:
Evet, bu köyün en önemli geçim kaynağı koyunculuk. Ancak son yıllarda koyunculuğun terk edilmesi nedeniyle köyde neredeyse boşalmış. Yaz aylarında yaylalara göç edilirken, köylüler genelde düden, Ayrıcalan ve Boğacık yaylalarını kullanıyor. Arazilerde, kıraç olan yerlerde arpa ve buğday yetiştirilirken, sulanabilir alanlarda kavak ve meyve ağaçları dikiliyor.
Gezgin Öcün:
Melikli Köyü'nün tarihi de oldukça ilginç, Bilgin. Köy, aslında Küçükkoraş Köyü'ne bağlı bir mahalle iken, 1955’te kendi başına bir köy olmuş. Geçmişi, Erdemli, Keşli ve Silifke Kara Bedeli aşiretlerinden gelen üç sülale tarafından kurulmasına dayanıyor.
Bilgin Öznil:
Evet, bu köyün adı da köyün kurucusu Melik Bey’den geliyor. Melik, Selçuklu’da hükümdar ailesinin erkek çocuklarına verilen bir unvan. Bazı rivayetlere göre, köyün adı Melik Bey’in adından alınıyor. Ancak köyün adının aslında bir cemaatin isminden geldiği de söyleniyor.
Gezgin Öcün:
Gerçekten çok ilginç bir tarih! Melikli adının, 1500’lü yıllarda Divle’deki Meliçek adındaki bir aşiretten alındığı düşünülüyor. Bu aşiretin Kureyş Melikşah adlı bir grubuyla bağlantılı olduğunu da eklemeliyim. Bu, köyün adının bu aşiretten geldiğini gösteriyor gibi görünüyor.
Bilgin Öznil:
Melikli’nin tarihî kökenleri, o dönemdeki sosyal yapının nasıl şekillendiğini de bize gösteriyor. Çevre köylerde bu aşiretten pek çok insan yaşamış. Hatta Divle Köyü’nde de bu aşiretten olanlar bulunuyor. Bu köy, tarihî ve kültürel olarak büyük bir geçmişe sahip!